Herkese yeniden merhaba!
Stefan Zweig kitaplarını uzun zamandır merak ediyordum. Açılışı bu kitabıyla yapmış oldum.
Kitabın konusundan kısaca bahsedeyim. Hikaye Fransa'da küçük bir pansiyonda tatil yapan bir grup ile başlıyor. Ardından evli ve iki çocuğunu geride bırakıp pansiyona yeni yerleşmiş ve kendinden yaşça küçük Fransız ile kaçan Madame Henriette ile olaylar devam ediyor. Yemek saatlerinde toplanan tatilciler bu olayın arkasından birçok yorum yapıyor. Tek bir kişi hariç hepsi eşini ve çocuklarını terk eden kadını suçluyor.
Bu kişi Mrs. C.'nin dikkatini çekiyor ve ona 67 yıldır kimseye anlatamadığı hikayesini paylaşma cesaretini gösterebiliyor. Başından geçen bu tutku dolu, her gün düşünüp içini kemiren duygularını,bu 24 saati bizimle paylaşıyor.
Stefan Zweig'in anlatımını çok sevdim. Betimlemeleri gerçekten çok güçlü. Yeri geliyor yağmur altında Mrs. C. ile birlikte ıslanıyorsunuz. Yeri geliyor Corniche'deki doğan güneş sizi de ısıtıyor. Bir kadının karmaşıklığını, duygularının peşinden her şeyi hiçe sayıp korkusuzca nasıl gidebileceğini de bir o kadar güzel anlatılmış. Hele ki bir erkeğin, bir kadının ağzından onun yaşadığı bu yoğun duyguları aktarması gerçekten başarılı.
''...ama bir kadının duyguları her şeyi bilir, kelimeler olmadan da, bilinçli olmadan da.''
'' Ama ne de olsa zaman çok güçlüdür, insanın yaşının da bütün duyguların üzerinde, onları değersiz kılan tuhaf bir kudreti vardır.''
''Bütün hayatımı uğruna feda ettiğim bir insanın gözünde , eliyle kovaladığı bir sinekten daha fazla değeri olmamak.''
Ayrıca kitabın kapak tasarımını da çok beğendiğimi söylemeden de geçemeyeceğim. Diğer kitaplarını da okumayı sabırsızlıkla bekliyorum. Eğer sizinde tavsiyeleriniz veya yorumlarınız varsa bekliyorum.
Bir sonraki postta görüşmek üzere
Hoşçakalın
Işıl Çığırdan
İnstagram: isilcigirdan
Yorumlar
Yorum Gönder